Bazen kâğıt üzerinde her şey yolundadır ama zaman zaman bir tür tatminsizlik hissi yoklar bizi… Şükredilecek şeylere sahibizdir, hatta şükür de ederiz; ama yine de bir şeyler eksik gibidir.
Belki ilişkimiz heyecanını kaybetmiştir, aşk eksiktir.
Bazen işler monotonlaşmıştır.
Bazen aklımızı takip edip içimize gömdüğümüz tutkularımızın derinlerden gelen, zar zor duyduğumuz sesi, hayatımıza geri dönme çabasıdır aklımızı karıştıran.
Bir şeyleri değiştirmek isteriz ama neyi nasıl değiştireceğimize karar veremeyiz.
Kâğıt üzerinde her şey yolunda olduğu için mevcut durumu bozmaktan korkarız.
Konfor alanını terk etmek, yeni bir döneme yelken açmak zordur.
Bazen ise somut problemler vardır hayatımızda.
İşimizde, ilişkilerimizde yaşadıklarımız tüm enerjimizi çekiyordur.
Değişimin kaçınılmaz olduğunu düşünürüz…
Düşünceler gelir gider, çoğu kez harekete geçecek cesareti bulamayız.
Farkında olduğumuz ya da olmadığımız korkularımız bizi sonsuz bir döngünün içine sokar.
O hazzetmediğimiz mevcut durum sürer gider.
Bazen risk alıp harekete geçeriz, ama sonunda pişman oluruz.
Bazen de hayatımızın en doğru kararıdır değişim…
Sonuçta her gün onlarca, belki yüzlere karar alıyoruz. Bazen de çok büyük kararlar…
Mesele doğru kararı verebilmek…
Doğru karar alabilmek için kafayı netleştirmek lazım; onun için de bazı sorulara dürüstçe cevap verebilmek:
Gerçekten ne istiyorum, beni gerçekten rahatsız eden ne, beni harekete geçmekten alı koyan korkularım nelerdir, bu korkular haklı korkular mıdır, konuşan aklım mı yoksa egom mu, reel seçeneklerim neler, hangi seçenek bana ne getirir ne götürür…
Değişimin arifesinde olanlara 4 öneri: